Her kadın, hepimiz hayatımızda mutlaka yaşamışızdır… Adet günümüz şaşar, stresten herhalde deriz hemen… üzerinde durmayız, hatta çoğu zaman farketmeyiz bile düzenin bozulduğunu… Ama mutlaka adet düzenimizi takip etmeli ve bozulduğunu farkettiğimizde bir jinekoloğa görünmeliyiz….
Peki adet düzensizliği nedir, neler adet düzensizliğine yolaçar bir gözatalım….
ADET DÜZENSİZLİĞİ NEDİR?
Ergenlik dönemi bittikten sonra, üreme çağındaki kadınların adet döngüsü 21-38 gün arasındadır ( bir önceki adetin ilk gününden diğer adetin ilk günü arasındaki süre hesaplanır) ve ortalama 2-7 gün sürer. 21 günden daha sık veya 38 günden daha uzun aralıklarla adet olma durumunda, 7 günden daha uzun veya 2 günden daha az süren kanamalarda ve 80 cc üzeri kanamalar olduğunda (bunu ölçmek zordur, ama günde 5 ped ve üzeri fazladır) mutlaka bir jinekoloğa görünmek gerekir. Adet döneminde ortalama kan kaybı 35 cc kadardır, 80 cc üzeri kanamalar fazladır ve zaman içinde kansızlığa sebep olabilir. Menapoz dönemi yaklaştıkça da adetlerde düzensizlikler başlar.Üreme çağındaki kadınlarda görülen adet düzensizliklerinin en başta gelen nedeni hormonal nedenlerdir. Bu dönemde en atlanmaması ve dikkate edilmesi gereken adet düzensizliği nedenleri gebeliğe bağlı kanamalardır. Düşük, dış gebelik gibi gebelik komplikasyonları mutlaka ekarte edilmelidir.
NEDENLERİ
Disfonksiyonel kanamalar
Nedeni anlaşılamayan, özel bir neden bulunamayan, organik bir neden tespit edilemeyen kanamalara verilen genel bir addır. Bir ekartasyon tanısıdır ve en sık konan tanı budur. Genellikle yumurtalık hormonları arasındaki dengesizlik sonucu oluşan oluşan kanamalardır.
Gebeliğe bağlı nedenler
Gebeliğinin farkında olmayan ve buna bağlı kanamaları olduğunu bilmeyen çok hasta ile karşılaşmaktayız…Adet düzensizliği ile başvuran her hastada gebelik dışlanmalıdır.. Bu adet gecikmesi de olabilir, 1 gün kanamış bitmiş de olabilir, günlerdir yoğun şekilde kanıyor da olabilir.. Adet düzeninde sapma olan her hastada gebelik mutlaka dışlanmalıdır. Gebeliğin erken dönemindeki kanamalar düşük tehlikeleri, düşükler, dış gebelikler, boş gebelikler, üzüm gebeliği vb. atolojiler açısından mutlaka ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir.
Dışardan hormon alımı ( doğum kontrol hapları, iğneleri ve diğer hormon içerikli ilaç kullanımları)
Doğum kontrol hapları kullanılmaya başladıkları ilk 1-3 ay düzensiz kanama yapabilirler, kullanıcıların % 30-40 ın da bu durum görülebilir. Kullanım düzenli oldukça ve zaman geçtikçe adetler düzene girecektir. Fakat ilaçların düzenli kullanımı çok önemlidir, eğer düzenli alınmazsa ara kanamalar daha sıklıkla meydana gelecektir.
Hormonlu spiraller, implantlar, iğneler de sıkça düzensiz kanamalara sebep olmaktadır. Bu tip sistemlerin gebelikten koruyuculuk oranları çok yüksektir, fakat adet düzensizliği yapma gibi yan etkileri sıktır ve öncesinde hekiminizden mutlaka bu sitemlerle ilgili detaylı bilgi edinmenizi öneririm.
Tiroid bezi rahatsızlıkları
Tiroid bezinin az çalışması da (hipotiroidism) , fazla çalışması da (hipertiroidism) adet düzensizliklerine sebep olabilir, o yüzden ilk etapta mutlaka tiroid fonksiyon testlerine bakılmalıdır.
Hiperprolaktinemi (süt hormonu fazlalığı)
Adet düzensizliklerinin sık rastlanan başka bir nedeni süt hormonu fazlalığıdır, kan testi ile prolaktin ölçümü yapılmalıdır.
Santral sinir sistemi (hipotalamus, hipofiz bezi rahatsızlıkları)
Özellikle adetin tamamen kesilmesi durumlarında adet mekanizmasının en üst kontrol merkezlerinde problem olup olmadığı da araştırılmalıdır.
Erken menapoz (premature overyan yetmezlik)
Adetlerde gecikmeler, miktarda azalma olmaya başladı ise mutlaka düşünülmelidir.
Polikistik over sendromu
Hormonal düzensizliklere neden olur, genellikle adet gecikmeleri meydana gelir, erişkin kadınların % 5-8 inde görülür.
Myomlar
Rahmin iyi huylu tümoral oluşumlarıdır.
35 yaşın üzerindeki her 2 kadından birinde mevcuttur. Birçoğunda bulgu vermese de, en sık rastlanan şikayet adet düzensizliğidir, özellikle yoğun kanama şikayetiyle gelir hastalarımız.
Polipler
Rahmin iç tabakasından kaynaklanan iyi huylu tümoral oluşumlar. Çoğu herhagibir bulgu vermez, USG de rahimde kalınlaşma farkedilince şüphelenilir. En fazla şikayet nedeni; adet arası kanamalar, adet kanama miktarlarının fazl olması, ara kanamalar ve menapoz sonrası kanamalardır. Adet ağrılarına ve kısırlığa da sebebiyet verebilmektedirler.
Rahimağzında yara ve polipler
Adet aralarında ve özellikle ilişki sonralarında kanama ile karşımıza çıkabilir.
Kan hastalıkları
Özellikle ilk adet görmeye başladığı günden beri fazla kanaması olan bireylerde, kanamaya meyil yaratan kan hastalıklarını da düşünmek gerekmektedir. Ayrıca alkolizm ve kronik karaciğer hastalıkları da yine kanamaya meyilli bir durum yaratarak adet kanama fazlalığına sebep olmaktadır.
Enfeksiyonlar
Rahimiçi iltihaplar, cinsel yolla bulaşan ve genital organları tutan enfeksiyonlar yoğun ve düzensiz kanamalara sebep olabilirler.
Rahimağzı ve rahim kanserleri
Özellikle 35 yaş üzeri kadınlarda, aşırı kilolu bireylerde, kronik anovulatuar dediğimiz aylarca adet olmayan bireylerde mutlaka rahim kanserleri ve kanser öncü lezyonları ekarte edilmelidir.
TANI
– Tanıda ilk olarak hastanın geçmiş jinekolojik ve genel sağlık durumu araştırılmalıdır. Hastada kanama düzensizliği yapacak bir kan pıhtılaşma hastalığı, karaciğer ve diğer sistemik hastalıkları olup olmadığı, dışardan hormon ilacı alıp almadığı sorgulanmalı ve ilk olarak gebelik dışlanmalıdır. Kanser ihtimali mutlaka değerlendirilmelidir. Detaylı bir jinekolojik muayene yapılmalıdır.
– Kanama fazlalığı olan hastalarda kan sayımı , pıhtılaşma bozuklukları ile ilgili testler yapılmalıdır.
35-40 yaşın üzerindeki hastalara, aşırı kilolulara, uzun süredir adet kanaması olmayanlara daha ileri tetkik ve araştırmalar yapılmalıdır. Bu hastalarda biopsi ile histolojik tanı yapılması uygundur.
– Hastalara pelvik USG yapılmalı ve anatomik anomaliler araştırılmalıdır. Rahimiçi patolojilerden şüphelenildiğinde sonohisterografi denen yöntemle rahim içine sıvı verilerek USG eşliğinde myom veya polip gibi rahimiçi patolojiler ortaya konabilir. Bazı durumlarda hem tanı, hem de tedavi amacıyla histeroskopik inceleme gerekmektedir, özel kameralı bir sistemle rahimiçi incelemesi yapılıp, myom, polip, kanseröz lezyonlar araştırılıp, aynı seansta tedavisi yapılabilmektedir.
TEDAVİ
Adet düzensizliğinin tipine ve nedenine bağlı olarak tedavi değişir.
Genellikle ilk basamak tedavi medikal tedavidir. Doğum kontrol hapları, sadece progesteron hormonu içeren haplar, hormonlu spiraller adet düzensizliğinin tipine , kanama miktarına bağlı olarak ilk seçenek olabilmektedir. Yoğun kanamalarda ağrı kesici özellikleri de olan bazı ilaçlar adet kanamalarını % 30-50 oranında azaltmaktadır, yine yoğun kanamalarda pıhtılaşma mekanizmalarını etkileyerek kanamayı azaltan ilaçlar ve hormonal etkileriyle kanama azaltıcı etkisi olan hormonlu spiraller de kullanılmaktadır. Bu ilaçların yan etkileri mevcuttur , doğru hasta seçimi önemlidir, her hastada uygun olmayabilir, o yüzden de hekim gözetiminde kullanılmalıdır.
Yoğun adet kanaması olan, düzensiz adet dönemleri olan hastalarda doğum kontrol hapları çok etkili bir seçenektir. Tıbbi anlamda bir engeli olmayan uygun hastalarda ilk seçenek olarak kullanılmaktadır. ( hekim gözetiminde). Doğum kontrol hapı kullanması uygun olamayan hastalara progesteron tedavisi uygulanabilmektedir, adet kanamalarının şiddetinin azaltılması için gerek ağızdan hap olarak, gerek iğne formu, gerekse spiral şeklinde formları bulunmaktadır.
Medikal tedaviye cevap vermeyen hastalarda cerrahi seçenek düşünülmelidir. Hastanın yaşı, gebelik isteğinin olup olmaması, sistemik hastalığı olup olmaması ve genel sağlık durumu, ek başka patolojilerin varlığı, şikayetlerinin nedenlerine bağlı olarak cerrahi tedavi seçenekleri değişebilmektedir.
1-Histeroskopik olarak müdahale (rahiç iç duvarının çıkartılması, varsa myom-polip gibi yapıların çıkarılması gibi)
2-Laparaskopik ameliyatlar ( kapalı ameliyat) ile kanamaya sebep olan patolojilerin tedavisi
3-Açık ameliyat seçenekleri ( kapalı amelşyata uygun olmayan hastalar ve teknik altyapının yetersiz olduğu durumlarda) bulunmaktadır.
Son noktada rahmin çıkarılması ( açık veya kapalı olarak) seçeneği de cerrahi tedaviler arasındadır. Hastanın yaşı, diğer tedavilere cevap vermemesi veya problemin tekrarlaması, ek patolojilerin varlığı da dikkate alınarak bu seçenek de düşünülmelidir.